25 Mart 2009 Çarşamba

Failatün Failatün What the Fuck?

Ama başlığı aruz veznine uydurdum bak.
Aradım zira Divan-ı Lügat-it Türk'de bile anlamını bulamadığım
kelimeler oldu.Ben de böyle eski Türkçe bikaç kelime kullanayım
dedim ki,okuyanlar ooooooo hoca bu adam tam bir bilgi küpü,
kadınlar,ay ne karizmatik,ne entellektüel,veresim geldi desinler.
Ama bunca yıllık tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki,bu işler yaş.
Yani değil eski Türkçe,Orhun yazıtlarını okusanız da bi bok değişmez.
Sonra söylemedi demeyin.
Bunu da bir önbilgi olarak paylaşayım istedim.Emeğe saygı.Repimi isterim.
Hepimiz,her ne kadar insanların gözünde çok iyi insan,harika birey,
muhteşem kişilik gibi dursak veya durmasak da,belli başlı
takıntılarımız vardır.Ve bu takıntılar çoğu zaman istemsizce yaptığımız gibi,kimi zaman bizler çılgına çevirebilir.
Takıntı,idefiks.Hayat karartgacı.
Mesela ben, yükseleni balık olan bir balık burcu olmayı takmam çok fazla,Ama o kadar çok takıntım var ki..
Çoğu insan da bunları bilir, ve bu takıntılarımla üstüme gelirler.
Televizyon izlerken,müzik dinlerken,dijital bir ortamda..
Evet,tek sayı takıntısı..Nefret ediyorum.
Ses hiçbi zaman otuzüç veya otuzbeş'de olamaz.olmamalı.Otuzdört olsun.Çifter çifter gitsin.Saat 15:53 olmasın.O saat 15:54 olana kadar saat'e bakarım çünkü.Bu yüzden çok otobüs kaçırmışlığım,ışıklarda kalmışlığım vardır.
Tek sayıları sevmiyorum,sevemiyorum bir türlü.Onlar da beni sevmesinler.Bu sadece 7 ve 13 rakamı için geçerli değil,çünkü onlar benim uğurlu sayılarım.Yani çok sevmesem de,saygı duyarım en azından.Ses çıkarmam pek.
Solak bir insan olmama rağmen,sağ elimle ışık,kapı açar,bir yere tutunurum genelde. Aynı şeyi aynı şekilde sol elimle yapma zorunluluğu hissederim.Bu yüzden bir ışığı iki kere kapatırım,bir kanal açmışsam onu ikinci defa açmadan izleyemem.Ve işin kötüsü,sağ elimi yakmışsam eğer,aynısını veya buna yakın bir acıyı sol elim de çeksin ister,onu da yakarım.
Sigaramı yakarken çakmak iki kere boş yanıp üçüncü'de yanmışsa,ne yapar ne eder bir kere daha iki kere boş bir kere dolu yakarım onu ben.Bunlar ufak tefek şeyler.
Kimileri de vardır ki,bir ritüel halinde,ibadetmişçesini olur.
Mesela bazı günler yazı yazarken, en ufak bir hatada,hatayı düzeltmek yerine,paragraf başına kadar siler ve baştan yazarım.Genelde uzun cümleler kullandığım için de, hiçbir zaman yanı şeyi yazamam.Ama üzülmem de buna!
Doğru olanı yapmışımdır çünkü.
Her arabaya binişimde,koltuğum mükemmel ayarlı bile olsa,onu bir kere en arkaya çeker, sonra tekrar ayarlarım.İlla ki yolda bir defa daha ayarlamam gerekir.Ama önemsizdir.Takmam pek.
Bir de çok alçak adım attığımdan mıdır nedir, mermerde bile yürürken bişekilde sendeler ,takılırım bir yere, işin fenası da aynı yolu aynı kapıdan tekrar girer,aynı adımları atar,ve diğer ayağımla takılırım.Bu kötü işte.Buna ben de üzülüyorum.
Bir de insanlarla konuşurken bazı takıntılarım vardır.Bu bazen beni
komik duruma düşürebiliyor. O gün içinde hiç aynı cümleyi kullanmamışsam, örneğin ''patetik'' diyelim.Hep şöyle bir cümle kurarım.
Ya bu ne patetik bir insan.(içimden sessizce)patetik.
Ya da bunun aynısını siz yapmış olun,onu duymamış gibi yapar,bir daha söylemenizi isterim bunu.Eğer ikilerseniz o zaman bir daha.Çünkü yine tek sayı oldu ve ben gıcık oldum.
Gel gelelim bir de kişilere olan takıntılarım vardır ki,bunu ne ben,ne
tıp,ne başka bişey açıklayabilir.
Eğer ben birisine hakikaten takmışsam(illa aşk,meşk sevgili durumu değil) iyi yada kötü bi şekilde, vay onun haline.
Ya hayatını iyi etmek,iyileştirmek zorundayımdır,ya da zehir zindan etmeden,kötü bir iz bırakmadan bırakmam.
Üstelik bunda tek sayıları da pek önemsemem!
Obsesif kompulsif bir what the fuck durumu işte.
Önüne geçemediğim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder